Bu Anayasa Cami Avlusuna Bırakılmış

Ülkü Çoban | Yurt Gazetesi | 2017-02-10
MaCHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici, hükümetin ekonomiyi düzeltmek için yaptığı hamleleri, "Acze düşmüş bir iktidarın çırpınışları” olarak nitelendirdi.
Anayasa, cami avlusuna bırakılmış gibi!

 

Referanduma sunulan yeni anayasanın koordinatör hazırlayıcısının kim olduğunu soran Kesici; "Affedersiniz ama cami avlusuna bırakılmış gibi… Sahip çıkan yok!” yorumunu yaptı.

 

Yeni anayasa ile birlikte kanun belirsizliklerinin ortaya çıkacağını vurgulayan Kesici, "Evet karanlık bir belirsizlik tüneline girmek; hayır, büyük beladan Türkiye’nin kurtulması demektir” dedi.

 

*Türkiye ekonomisi zor günlerden geçiyor. Son müdahaleler doları kontrol altında tutma, Merkez Bankası’nın hamlelerine izin verme, ÖTV ve KDV’nin indirilmesi şeklinde…

 

Bu müdahaleleri nasıl buluyorsunuz?

 

Bunların tamamının adı, acze düşmüş bir iktidarın çırpınışlarıdır. Tayyip Bey Cumhurbaşkanı seçildiği zaman Ağustos 2014’te bir dolar 2,1 TL idi. Aradan 2,5 sene geçti ve kur bugün itibariyle 3,80… 

 

Yani 2,5 sene öncesine göre neredeyse yüzde 100’lük bir devalüasyon oldu. Bunu son bir aya getirelim; bir ayda yüzde 8’lik bir devalüasyon var. Bu kur farkı her iktidarı bitirir.

 

 

*Ekonomiyi düzeltmek için bulunan yeni formülleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Sayın Cumhurbaşkanının bulduğu formüllerden bir tanesi şu: Almanya’daki, Avrupa’daki Türk işçiler senede 50 bin civarında düğün yapıyorlarmış, "Gelin bu düğünlerinizi Türkiye’de yapın, komşunu da al gel, düğününü Türkiye’de yap” deniyor.  

 

Demek ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu şekilde dövize olan ihtiyacın karşılanabileceğini düşünüyor. Bu çok vahim bir şey.

 

Bir yanda 200 milyar dolar döndürmen gereken dış kredi bulma ihtiyacın var, bir yanda düğün dernekle bunun döviz ihtiyacını karşılayabileceğini düşünen bir ekonomik yönetim var.

 

200 milyar dolarlık krediye ihtiyacımızın olduğunu, çare olarak da bizimkilerin düğün dernek vs bulduklarını görünce, zamanından önce Standart & Poors kredi notumuzu düşürdü, Fitch’in de zamanı gelmişti o da düşürdü.

 

Halk çözüm olarak CHP’yi görecektir

 

*Halkın yastık altındaki dolarlarını bozdurması da istenmişti…

 

Bundan birkaç ay önce, dövizdeki hareketlenme başladığı zaman Başbakan Yıldırım "Yastık altındaki dolarlarınızı çıkarın” diye çağrıda bulundu.

 

Türkiye’de yastık altında ne dolar, ne de altın var. Bu ülkeyi yönetenlerin Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu ekonomik sıkıntının şiddetini ve ciddiyetini anlayamamış olduklarını gösteriyor.

 

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durum çok ciddidir. Şimdiye kadar performansı zayıftır. 2017 bunun en zayıf olacağı yıla benziyor. Çare olarak buldukları şeyler de işe yaramayacaktır.

 

Bu böyle iken önümüzdeki ilk seçimde, her ne tür bir seçim olursa olsun AKP çok oy kaybedecektir, halk onun yerine beni bu beladan kurtarabilecek diye düşündüğü bir siyasi yapı olarak CHP’yi görecektir.

 

 

Referandum işini partiden ayırmak lazım

 

*Siz referandumla, seçimi ayırıyorsunuz. Referandumu bir normalleşme olarak mı görüyorsunuz?

 

En önemlisi ise ekonomiyle ilgili "Hükümet yanlış yapıyor” dediniz peki İlhan Kesici’nin reçetesi nedir?

 

Referandum işini parti işinden ayırmak lazım. Zaten Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu Bey de referandum toplantıları ve stratejisini anlatırken, "Bu iş parti meselesi değildir, bu iş ülke meselesidir. Partilerin kapsamının dışında ve üstündedir "dedi.

 

Genel seçim meselesi de değil. Bunun en önemli göstergesi olarak da Kemal Bey, "Yapacağımız hiçbir toplantıda CHP bayrağı, sloganı, amblemi kullanılmayacak; bunun yerine hep Türk bayrağı kullanılacak” dedi.

 

Malları çürük bu yüzden anlatamıyorlar!

 

*Kemal Kılıçdaroğlu açıklamalarda bulundu, "Bu CHP meselesi değildir” dedi ama iktidar partisinden yapılan tüm söylemlerde parti isimleri tek tek belirtiliyor.

 

Başbakan Binali Yıldırım, "PKK, FETÖ, HDP hayır diyor” söylemini kullanıyor.

 

Diğer yandan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "HDP-CHP aynı safta eylem birliği yapmışlar. MHP üzerinde oyunlar oynanıyor” diyor.

 

Yani aslında tek tek parti isimleri belirtiliyor ve propagandalar da buna göre yapılıyor. 

 

Fark etmez, bu durum onların acizliklerini gösterir.

 

Normal olarak yapmaları gereken ne?

 

"Ey halkım, bak ben senin önüne bir Anayasa koydum, bu ne kadar güzel bir Anayasa görüyor musun? Birinci maddesinde bunu diyor, beşinci-onuncu maddesinde bunu diyor, o yüzden buna oy ver” demeleri icap etmez mi?

 

Hâlbuki bu malın ne kadar çürük, ne kadar bozuk bir mal olduğunu biliyorlar; o yüzden mallarını yani anayasayı övemiyorlar; bunun yerine bu malı almayacak olan adamlara kızıyorlar.

 

Yani bu anayasayı satamayacakları adamlara kızıyorlar! Malları çürük. Malları bozuk, anlatamıyorlar.

 

Bu ülkeyi yarısından bölüp "Şunlar hayırcılar, bunlar evetçiler; hayırcılar kötü” demek; demokrasiye, terbiyeye, örfe, medeniyete aykırı ve çirkin bir şey değil mi?

 

"İnsanlığın en büyük düşmanı ‘kavgacı düşüncelere sahip’ devlet yöneticileridir."

 

 

Koalisyon olsaydı şimdi sıkıntı çekmezdik!

 

*Size seçim hükümeti döneminde Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından bakanlık teklifi geldi ve reddettiniz.

 

Bakanlık teklifini reddetmiş bir siyasetçi olarak şimdi ne yorum yaparsınız?

 

Tabii elbette, partimiz kabul etmediği için ben bakanlık teklifini reddettim.

 

*Kişisel değil miydi oradaki kararınız?

 

Hayır, kişisel değil. Yani elbette bakanlıklar kişilere teklif edilir ama bizim parti olarak pozisyonumuz red istikamette olduğu için, parti pozisyonunu kırıp kabul etmek siyasi ahlaka aykırıdır.

 

*Kabul etmek daha mı doğruydu?

 

Parti olarak oradan bir koalisyon çıkarsaydık, ister AKP-CHP, ister CHP-MHP tarzında bir koalisyon hükümetine geçilebilmiş olsaydı şu anda çektiğimiz siyasi sıkıntıların hiçbirisini yaşıyor olmayacaktık.

 

Ama orada bunu bozan bizim parti pozisyonumuz değil, sayın Cumhurbaşkanının, Sayın Kılıçdaroğlu’na yani seçimlerden çıkmış ikinci parti genel başkanına, Hükümet kurma görevini, başbakanlığı önermemiş olmasıdır. 

 

Torba anayasa maddesi ile 50 madde değişecek

 

*Referanduma sunulan anayasa değişikliği paketi ile ilgili düşünceleriniz nedir?

 

Tek bir maddeyle yani 16. maddeyle 50 tane Anayasa maddesini değiştiriliyor.

 

Bu durum dünyada anayasa yapma-değiştirme üslubuna bütünüyle aykırı bir şeydir.

Anayasa "Şu kanunu şu maddeyle değiştiriyorum” şeklinde birebir yapılır. Torba Anayasa maddesiyle, 50 tane Anayasa maddesini değiştiriyorlar.

 

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bizim hukukçu arkadaşlara incelettirmiş ve bu Anayasa’nın kabul edilmesi halinde 2 bin tane kanun değişikliğinin yapılması lazım.

 

Bu çok vahim! Ne olduğunu bilmiyoruz, yani nerede hazırladılar bu işi? Nasıl ettiler, kim hazırladı?

 

*Şeffaflık olmadığını mı düşünüyorsunuz?

 

Elbette, bu Anayasanın bir "müellifi" yok.

 

Hâlbuki bizim en kötü diye bildiğimiz 1982 Darbe Anayasası’nın koordinatör hazırlayıcısı Prof. Orhan Aldıkaçtı’dır. 

 

Şimdi bu anayasanın koordinatör hazırlayıcısı diye biri var mı? Yok.

 

Affedersiniz ama cami avlusuna bırakılmış gibi bir şey yani… Sahip çıkan yok! "Bu anayasayı benim başkanlığımda şöyle bir heyet hazırladı” diyen bir babayiğit hukukçusu yok AKP’nin! Çünkü çok kötü bir mal, sahiplenemiyorlar doğrudan.

 

Değil mi ki YURT Gazetesi var!

 

*En çok eleştirdiğiniz maddeler nedir?

 

8. Madde, Cumhurbaşkanının yetkilerini ve kabiliyetlerini tarif eden maddedir:

 

Devletin başı,  yürütmenin başı, ordunun başı, Parti Genel Başkanı (Madde 7), Milli Güvenlik Kurulu’nun başı, bütün kamu bürokrasisini müsteşarları, büyükelçileri, genel müdürleri, daire başkanlarını tayin eden bir makam…

 

Madde 14 ve 16 ile de hem Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesini, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun da 13 üyesini seçen yani bütün yüksek hukuk kurumlarının da başkanı olan bir sisteme gidiyor bu durum.

 

Geriye soğan başı bile kalmıyor yani.

 

Bu kadar gücü kimin eline verirseniz verin, bu güç ve bu imkânlar evliyayı azdırır, sadece Tayyip Bey’i değil! O yüzden verilemez.

 

O yüzden ben şuna inanıyorum ki bu iki aylık zaman dilimi içerisinde anlatım imkânlarımız kısıtlı bile olsa anlatırız ve 50 milyon seçmen bunu anlar. Ne kadar medya olmazsa olmasın. Değil mi ki elimde bir YURT Gazetesi var. Hiç olmazsa elimde bir Halk TV var…

 

*Halkın nasıl tepki göstereceğini ve bu tepkinin ülke geleceğini ne yönde etkileyeceğini düşünüyorsunuz?

 

Halk, evet dediği zaman 2 bin tane kanun değişikliğinin ne kadar büyük bir kanun belirsizliği olduğunu görür ve bu belirsizlik tüneline girmez.

 

Evet: karanlık bir belirsizlik tüneline girmek demektir.

Hayır: bu münasebetle yeni bir siyasi iklimin doğmuş olması ve Türkiye'nin normalleşmeye doğru gitmesi demektir. 

 

Bir büyük beladan Türkiye’nin kurtulması demektir. Yeni bir siyasi iklim, yeni bir normalleşmeye birinci adım olacak.

 

İlk defa AKP hükümeti olmasını istediği bir şeyde başarısız olmuş olacak, buradan bir siyasi normalleşme yumuşama çıkmış olacak. Bu da Türkiye için çok hayırlı olacaktır.

 

Röportajın ilk bölümü için tıklayınız..