Ayinesi İştir Kişinin Lafa Bakılmaz

Naci Akın | Manisa Olay | 2014-06-20
Salı günü Ziya Paşa ile ilgili yazım birçok okurumun hoşuna gitmiş. Telefonla, e-postayla ve mesajlarıyla bana ulaşan dostlarım takdirlerini ilettiler. Benim verdiğim örnekleri de çoğaltmışlar, söylenen her doğru olmayan sözleri birer, birer yazmışlar. Bunlan son çırpınışlar olarak değerlendirenler hiç de az değil. Doğrusu bu yazılanlar, Betilenler her yeni yazı için de ilham kaynağı oluyor benim için. O yüzden bugün gene Ziya Paşa'nın bir sözünü başlığımıza taşıyarak, iktidann ayınesini (aynasını) gözler önüne sereceğim. 

CHP İstanbul milletvekili İlhan Kesici rahmetli abimın yakın dostuydu. 
DYP kuruluşunda ve sonrasında DYP araştırma merkezinde çok yakın mesai harcamışlardı. O araştırma merkezinde benim de çok emeğim vardı. Sayın Kesici DYP kumculanndandı, GİK üyeliği yaptığı dönemde abim de Yüksek haysiyet Divanı üyesiydi. 1991 seçimlerinde Sayın Kesici İçel'den (Mersin) birinci sıra adayıydı, ben de Manisa ikinci bölgede önseçimle ikinci sıraya gelmiştim. Hem Manisa'da hem de Mersin'de DYP harikalar yarattı ve ezici bir farkla seçimi kazandık. Ne yazık ki; hem Kesici ve hem de ben ilk ve son defa uygulanan ve yabancısı olduğumuz tercih sistemi nedeniyle seçilemedik. Merhum Demirel'in seçim sonuçlan almdğında, "bir İlhan'a bir de Naci'ye çok üzüldüm" dediğini bizzat yanındakilerden işitmiştim. Kısmet değilmiş. Seçimden sonra o DPTnin başına getirildi ben de onun memleketinin dev sanayi kuruluşu Sivas Demir Çelik İşletmelenne Genel Müdür oldum. O günden beridir de diyaloğumuz hiç eksik olmaz. Doğrusu CHP'den ayrılıp merkez sağın başına geçmesi için çok gayret ettim ama muvaffak olamadım. 

Sayın Kesici ülkemizin yetiştirdiği en yetkin kalkınma ekonomisi ve politikaları uzmanlanndandır. Demirel ekolünden yetiştiği için rakamlan da konuşturmasını çok iyi bilir. Sadece TÜİK ve diğer resmi rakamlan değil, OECD, Dünya Bankası ve diğer uluslararası rakamlan, endeksleri, raporian da yakından takip eder. Zaman zaman bu rakamlan ve bilgileri benimle de paylaşır, ben de kendimce analiz etmeye çalışınm. Bugün de öyle yapacağım. 
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz dedik ya! Ben de AKP iktidarının 15 yıllık icraatlanna ayna tutmaya çalışacağım. 15 yılın sonunda dış borç toplamı: 453 milyar dolar, toplam yabana sermaye yatırımı: 200 milyar dolar. Yani yabancılann toplam riski 653 milyar dolar. Kısa vadeli, yani hemen ödenmesi gereken dış borç toplamı 220 milyar dolar. Kuyruğu kaptırmış mıyız? Kaptırmışız. Peki bu para Hâzinede var mı? Yok. Öyleyse yeniden borçlanacağız demektir. Ticaretle uğraşanlar bilirler, para kime verilir? Kredıbılitesi, itibarı olana verilir. Yoksa tefecinin eline düşersin, vannı yoğunu kaptınrsın. İtibardan tasarruf olmaz deniliyor ya hani! Sarayı ipotek ettirsen bu parayı bulamazsın. Öyleyse değişimi şart görüyorum, piyasalara güven verecek, yatırdığı parayı geri dönüşü olabilecek alanlara yatırarak borç ödeme garantisi verebilecek iktidarlara ihtiyaç var. Türkiye bunu geçmişte yaptı, yine yapar ama geçmişin birikimini mirasyedi gibi harcayıp elde avuçta ne varsa satana kimse borç vermez. 

Peki 15 yıllık AKP iktidannda kredibilitemizi artıracak, itibar kazandıracak rakamsal veriler var mı? Yok. Efendim büyüme rakamlan var diyorlar, öyle mi? Ne büyüyor? Taş, toprak, beton, ithalat büyüyor. Sanayi büyümüyor, milletin cüzdanı büyümüyor, aksine küçülüyor. Dış ticaret açığı büyüyor, borçlar, faizler büyüyor, işsizlik büyüyor. Rakamlara bakalm mı? 
15 yılda dış ticaret açığı: 820 milyar dolar, can açık: 557 milyar dolar, ödenen faiz: 455 milyar dolar. Cumhuriyet tarihimizin en hazin tablosu. Hani sizden önce hiçbir şey yoktu ya! Sizden öncekilerin yaptıklannı sata, sata, elde avuçta bir şey bırakmadığınız özelleştirmenin toplamı ise sadece 60 milyar dolar. 

Şimdi sıkı durun! Atatürk Barajının yatinm maliyeti sadece 5 milyar dolar. Türkiye'nin 15 yılda aldığı borcun faiziyle tam 91 tane Atatürk barajı yapılırdı. Atatürk barajının projeleri meıtıum Süleyman Demirel döneminde yapıldı kredi sözleşmesi de Demirel'in azınlık hükümeti zamanında imzalandı. 12 Eylül darbesiyle durakladı, rahmetli Özal yeniden hayata geçirerek tamamladı ve ürettiği enerji, suladığı Harran ovasının bereketiyle para basıyor. Borcunu çoktan ödedi, halen de Hâzineye gelir aktanyor. GAP bünyesindeki Demirel'in en büyük hayali 7 küpeli gelm ve sonrasında yapılan diğer barajlar enerji üretiyor, susuzluktan çatlamış kıraç topraklara hayat veriyor, bölge insan ınn refahını artırıyor. DSİ, şimdi Demirel'in barajlannda biriktirdiği sulan, tünellerle, sulama ağlanyla tarlanın başına kadar getirdiği suyu vatandaşa fahiş fiyatlarla satıyor, ama olsun hiç olmazsa toprağını sulayabiliyor diyebilirsiniz. 

Demirel borç yiğidin kamçısıdır elerdi ama aldığı borcu efektif kullanır, geri ödenebilir, ülkeye gelir getirecek alanlara yatınrdı. Endemır, Petkim, Tüpraş, TAKSAN, TEMSAN, TÜMOSAN, Seydişehir Alüminyum, İsdemir, Etibank Boraks, Karadeniz Bakır İşletmeleri, sayısız maden, metalürji, kimya fabrikalan, savunma sanayi yatinmlan, barajlar, köprüler, sadece birkaçıdır. Özel sektöre verdiği teşvikler de keza hep ülke kalkınmasına fayda sağlayan yatinmlara, otomotiv, demir çelik, makina imalat, beyaz eşya, elektronik gibi istihdam sağlayıcı ve döviz kazandırıcı alanlara yatınlmıştır. Gen ödemelerde de konjonktüre! durumlar dışında sıkıntı yaşanmamıştır. Keza rahmetli Özal da farklı tercihlerle de olsa aynı yolu izlemiştir. 

Bugünkü iktidar ise bu yatınmlann çoğunu satarak ülke varlığımızı yok etmiştir. Sakın özelleştirmeye karşı olduğum falan sanılmasın, ama özelleştirmenin de bir raconu vardr. Herkesin anlayabileceği şekilde söylemek gerekirse; Kümesteki tavuklannız her gün size bir yumurta veriyor, kesip satar mısınız? Elbette kesmezsiniz, zira elde edeceğiniz gelir sadece 15 günlük yumurta kazancınız kadar olur, ama kısa- tavuğu kesmenizde bir engel yoktur. Fabrikalan da aynı mantıkla elden çıkarmanızda sakınca yoktur. Artık verimliliğini kaybetmiş, devletin sırtına yük olan veya devletin çekilmesi gereken alanlardakini satabilirsiniz ama alanın da verimliliği artıracak teknolojik yatinmlan yapmasını şart koşarsınız. Yoksa altın yumurtlayan fabnkalan, ya da sadece kıymetli arazileri için rant amacıyla satmak ahmaklıktır. 

Rakamlar diyor ki; son 15 yılda alınan borçlar taşa, toprağa, betona yatinldı geri dönüşü de yok. Ben söylemiyorum rakamlar söylüyor. İşte son 15 yılda ülkemizin getirildiği ekonomik tablo budur. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şimdi bir kez daha şapkamızı önümüze koyup düşünme zamanıdır. Özellikle iş yapan kesim, esnafımız, tüccanmız, sanayicimiz, iş adamımız ilo kere düşünmelidir. Dar gelirlimiz, işsizimiz, gençlerimiz, kadınlanma, çiftçi ve köylümüz zaten işin farkında. Umut dağın ardında değil, seçim sandığı mesafesi kadar yakınınızda. Sonradan elim kınlsaydı dememek için herkes görevini yerine getirmelidir. Kalın sağlıcakla...